Ekrem İmamoğlu: İstanbul’da yaşamanın en önemli bedeli...

“KAMU YÖNETİMİNİN ANLAMI DEĞER KAYBEDİYOR”Yeni nesil siyaset, demokrasi ve yerel yönetim anlayışını geliştireceklerini belirten İmamoğlu, “Farklılık yaratmalıyız. Bunu daha büyük fırsatlara dönüştürmeliyiz. Dünyada en cesur demokrasiyi biz yaşatmalıyız. Yaşamla ilgili atacağımız her adımda, insanların bütünün bir parçası olduklarını hissettirmeliyiz. Bu yönetim sürecine katkı sunmanın, gerektiğinde hesap sormanın, gerektiğinde hiç kimsenin aklına gelmeyen bir fikri ortaya koyarak başarının önemli parçası olmanın keyfini yaşamalıyız. Yapabilir miyiz? Kesinlikle yapabiliriz. Tam da bu fırsatı yakalamışken, tam da bu demokrasi coşkusunu yakalamışken bunu yapmalıyız” dedi. Kamu yönetiminin ülkemizde ve dünyanın birçok yerinde ivme kaybettiğine vurgu yapan İmamoğlu, “Hatta bir yozlaşma süreci var. Kamu yönetiminin anlamı değer kaybediyor. ‘İnsanlar kamu yönetiminden ne anlıyor’ diye sorduğunuzda hiç de iyi şeyler anlamıyorlar. Kamu yönetiminde olan, kamuda çalışan, hatta o sürece hizmet eden siyasiler, kişiler, kurumlar ve o kurumlardaki insanlar ne yazık ki itibarsız bir şekilde anılıyor. Bizim bunu tersine çevirmemiz lazım. Kamu yönetimi bir fedakarlık ister, idealist anlayış ister. Eğer o alanı seçmişseniz, bu ruha uygun hareket etmelisiniz. Kamu bütüne hitap eder. Bir şehrin tüm yaşayanlarına hizmet eder bir belediye mesela. Ya da bir ülkenin tümüne, 82 milyon insana bu ülkenin hükümeti hizmet eder. İşte orada bütün hassasiyetlerine uymak lazım; atanmışlarıyla, seçilmişleriyle. Onun için biz, ’16 milyon insanımız, bizim insanımız’ dedik. ‘Bazı kavramları reddediyoruz’ dedik. Örneğin, azınlık diye bir kavram asla konuşmayacağız bu şehirde. Böyle bir kavramın dünya literatüründen kalkması lazım. O şehrin insanlarını kategorize etmek kadar kötü bir tanım olamaz” şeklinde konuştu.