Ekrem İmamoğlu vaatlerini seçim kampanyasında anlattı
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu 23 Haziran 2019 seçimlerine ilişkin projelerini canlı yayında anlattı. İmamoğlu, 31 Mart seçiminden, mazbatasının elinden alınmasına, 18 günde yaptığı İBB başkanlığına kadar pek çok konuyu konuşmasına taşıdı.
CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu, vaatlerini seçim kampanyasında anlattı.
YSK, 6 Mayıs'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini yenileme kararı almıştı. İmamoğlu'nun açıkladığı kampanyada "Her şey çok güzel olacak" ve "İmamoğlu varsa umut var" sloganları kullanılacak.
İŞTE EKREM İMAMOĞLU'NUN KONUŞMASI;
31 Mart seçimleri ne giderken, iktidarın basit bir numarası vardı:
Ekonomide ve yerel yönetimlerde son dönemde ortaya çıkan başarısızlıklarını örtmek için, 31 Mart seçimlerine, normal bir yerel seçimin ötesinde anlamlar yüklemeye çalışmak…
Bir beka meselesi ortaya attılar...
Sabah akşam beka… Sokakta, çarşıda, medyada beka da beka…
Ama vatandaş, 31 Mart'ta, "beka meselesi yerel seçimin konusu olamaz. Ben, bana en iyi hizmeti vereceğine inandığım kişiyi seçerim" dedi.
Bu oyunu boşa çıkardı ve iktidara çok net bir mesaj verdi.
Adana'da, Mersin'de, Antalya'da, Bolu'da, Kırşehır'de, Bilecik'te, Artvin'de, Ardahan'da, Ankara'da, İzmir'de ve tabii İstanbul'da…
Seçmen iktidara çok net bir mesaj verdi.
Seçmen dedi ki:"Seçim öncesi üretip yaymaya çalıştığın korkuların, bahanelerın arkasına sığınma. Rakip siyasi partileri düşmanmış gibi göstermeye son ver.Belediyeciliği doğru dürüst yapamıyorsan, bırak, yapabilecek olanlar gelsin".
Evet, seçmen 31 Mart'ta iktidara bu mesajı verdı.
Ama iktidar, İstanbul'da vatandaşın mesajını almamak için direniyor.
Ne zamandan beri direniyorlar biliyor musunuz?
31 Mart gecesi, Anadolu Ajansı'nın veri akışını kesip, "seçimi kazandik" diye ortaya düştüklerinden beri direniyorlar.
Rakibim seçimi kaybettiği halde tüm İstanbul’un “gönül belediyeciliği kazandı” afişleriyle donatılmasına, bir ay boyunca şehrin her köşesinde asılı kalmasına emir vererek direndi.
Bunlarin ki öyle bir direnç ki, sanki geçici bir görevi, geçici bir makamı değil de, mallarını mülklerini kaybetmişler...
Seçim sonucunu kabullenmemek için üretilen yalanların, bahanelerin haddi hesabı yok.
Aynı sandıktan, aynı zarftan çıkan 4 oy pusulasından yalnızca 1'inin geçersiz sayılması gibi bir saçmalığa açıklama bulmak için atmadıkları takla kalmadı.
Son olarak şaka gibi bir gerekçe daha ürettiler...
Neymiş, sandık görevlileri uzaktan bakıp, AK Parti'ye oy vereceğini anladığı seçmenlere büyükşehir pusulalarını vermemişmiş...
Sanki her sandıkta AK Parti’nin MHP’nin sandık kurulu üyeleri, müşahitleri yokmuş gibi…
Ne diyelim! Allah kimseyi böyle şeyler söylemek mecburiyetinde bırakmasın, kimseyi bu hallere düşürmesin.
İddialarına kimse inanmiyor. Kendileri bile inanmıyor.
Sadece 4 yaşındakı çocuklar kanıyor.
O yüzden 4 yaşındaki masum çocukların zihnini kirletip, “çaldılar” diye kampanya yaptırıyorlar.
İşi, kendi seçmenlerinin, kendi sandık görevlilerinin, kendi sandık müşahitlerinin aklına, iradesine hakaret etmeye kadar vardırdılar.
Bu kadarını yapmayın!
Mızıkçılığın da bir sınırı var!
Normal koşullarda, iktidarın bu hallerine gülüp geçilir.
Ama biz ciddiye alıp cevap veriyoruz.
Çünkü, her şeye rağmen bu ülkede hukuka, demokrasiye, seçimlere olan i̇nanç yitirilmesin istiyoruz.
Kimse, demokrasiden ve sandıktan umudunu kesmesin, başka yollara tevessül etmesin istiyoruz.
23 Haziran'da, bu ülkede demokrasi ahlakını, sandık namusunu korumak için, yine demokrasiden ve sandıktan başka bir çare olmadığını herkese göstereceğiz.
Vicdanları yaralayan bu büyük haksızlığı, bu büyük adaletsizliği, 23 Haziran günü, bayram yerine gider gibi, neşe içerisinde sandıklara giderek düzelteceğiz.
İstanbul'un ve Türkiye'nin demokrasiyle yeniden buluşmasını sağlayacağız.
O sandık bir vicdan sandığı olacak.
O sandık bir haysiyet sandığı olacak.
O sandık bir adalet sandığı olacak.
O sandıktan oy pusulası çıkmayacak, hesap pusulası çıkacak.
23 Haziran'da haksızlığın, adaletsizliğin, kul hakkı yemenin hesabı sorulacak.
31 Mart gecesi Anadolu Ajansı’nın şalteri indirmesiyle başlayan süreci içine sindiremeyen yüz binlerce AK Partili ve MHP'li hemşehrimin olduğunu çok iyi biliyorum.
Çünkü her gün onlarcası çok üzgün olarak bana geliyorlar.
31 Mart seçimlerinden sonra yaşanan büyük haksızlığı siz yapmadınız kardeşlerim…
Bunun kusuru, günahı, vebali sizin üstünüzde değildir.
Gelin bu büyük ayıbı, günahı, haksızlığı birlikte düzeltelim.
Benim hiç kuşkum yok.
23 Haziran'da, her siyasi inanıştan tüm İstanbullular bu şehrin geleceği için, akıllarının ve kalplerinin gösterdiği yoldan gidecek ve mutlaka vicdanlarının sesini dinleyeceklerdir.
Değerli konuklar,
Bugün burada 23 Haziran kampanyamızı konuşmak için toplandık.
Bizim kampanyamızın stratejisi bellidir.
Çünkü bu stratejiyi biz yazmıyoruz.
Bizim stratejimizi, herkesin gözü önünde, bizzat İstanbullular yazıyor.
Örneğin gencecik, piril piril bir evladımız, otobüsümüzün karşısına çıkıyor ve "her şey çok güzel olacak, Ekrem abi" diyor.
Sonra bir bakıyoruz, bu tertemiz, bu umut dolu inanç, bütün İstanbul'da ve bütün Türkiye'de yankılanıyor...
Bir amcamız, geliyor karşıma, "Allah için, bu israf düzenine son ver evladım, her derdin başı bu israfçılar" diyor...
İşte biz, bir önceki kampanyamızda olduğu gibi İstanbulluları dinliyor, onların çizdiği yolda ilerliyoruz.
Sevgili kardeşlerim,
YSK’nın kararıyla herkes net olarak gördü.
İstanbul'daki israf düzeninden yararlananlar hak hukuk tanımıyor, vicdan tanımıyor.
Bu düzen sadece bir avuç insan için var.
Sadece o küçük mutlu azınlığın çıkarına tüm İstanbul Belediyesi’ni kullanıyor.
İstanbul’un ekonomik ve çevresel tüm kaynaklarını talan ediyor.
Bu bozuk düzen gün geliyor ananızın ak sütü gibi helal olan mazbatanizi elinizden alıyor.
Gün geliyor, rant hırsıyla şehrin kaynaklarını, yeşil alanlarını talan ederek karşımıza çıkıyor. Gün geliyor ihale yolsuzlukları olarak karşımıza çıkıyor.
Bu israf düzeni öyle bir yayılmış kı her alanda çıkıyor karşımıza. Büyükşehir Belediyesi’nde binlerce makam aracı tahsısı olarak karşımıza çıkıyor.
İsraf düzeni, o düzeni kuranların kendılerıne yakın gördükleri derneklere, vakıflara, aktardıkları yüzlerce milyon liralık mülk olarak kendini gösteriyor.
Çarşıda, pazarda, kasapta el yakan fiyatlarla bize kendini gösteriyor.
Bu düzen değişmedikçe, bu düzen halkın emrine girmedikçe, bu milletin yüzü gülmeyecek.
İstanbul ve Türkiye, krizlerden krizlere yuvarlanacak.
Dövizi kimse tutamayacak. İşsizliğe çare bulunamayacak.
Çocuklarımız için bu ülkede umut kalmayacak.
İstanbul'un israf düzeni, bütün kaynakları bir küçücük azınlığa paylaştırmaya dayanıyor.
O kaynakları paylaşanlar arsızlaşıyorlar; ülkede bir gerilim havası hakim olsun ve kendi menfaatleri sürsün diye uğraşıyorlar.
Yarattıkları bu ortamda “her şey çok güzel olacak” diyenleri fişliyorlar, göz dağı veriyorlar.
Televizyon programı çıkışında gazetecileri linç ediyorlar.
Benim kampanyama bağış yapan Tekirdağ’daki genç bir kızı, sevgili Göknur’u bile yaralayabiliyorlar.
Bu israf düzeninin faturasını her gün namusuyla çalışan, ailesini ve çoğunu geçindirmek için çırpınan, vergisini zamanında ödeyen 16 milyon İstanbullu ödüyor...
Bakınız, Sayıştay’ın raporlarına göre 2014-2019 arasi belediyenin borcu tam 4,5 kat artmış.
6 milyar liradan 27,5 milyara çıkmış...
YIllIk faiz yükü 8 kat artmış. 149 milyon liradan 1 mİlyar 155 milyona çıkmış.
Daha durun esası şimdi geliyor.
Bütçe açığı 5 yılda 20 kat artmış 20!
216 milyondan 4 milyara fırlamış.
Dahasını ister misiniz?
İstanbul Büyükşehir’in web sitesi için 3 yılda 80 milyon lira harcanmış.
Bu rakama Türkiye’deki̇ bütün belediyelerin web sitesini yaparsınız. Üzerine de her ile bir ana okulu kurabilirsiniz!
Bir başka örnek: İstanbul Belediyesi tek bir müdürlük vasıtasıyla hayata geçmemiş fikirlere, projelere 226 milyon lira vermişler.
Artık nasıl önemli projeyse bunlar!
Bu ne büyük bir israftir!
Bütün bu emeklere, havaya atılan paralara yazık, günah değil mi?
Hiç kuşkunuz olmasın, bu israf düzenini değiştireceğiz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi %1’den bile küçük olan bu azinliğin değil, tüm İstanbulluların yararına çalışacak.
Bizler halkız.
İstanbul’un dört bir tarafında yaşayan, her yaştan, her inanıştan, her kökenden, her cinsiyetten çoğunluğuz.
Bizler İstanbul İttifakıyız.
AK Parti seçmeniyiz. CHP seçmeniyiz. İYİ Parti̇ seçmeniyiz. HDP seçmeniyiz. MHP seçmeniyiz. Bizler Saadet Partisi seçmeniyiz. DSP, DYP, Anavatan ve Demokrat Parti̇ seçmeniyiz. Bizler TKP ve Vatan Partisi seçmeniyiz.
Bizler bu şehirde yaşayan büyük çoğunluğuz.
Biz İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni 16 milyon İstanbullunun hizmetkari yapacağız.
Kurdukları israfçi yağma düzenini kesinlikle değiştireceğiz.
Bizim getireceğimiz yeni nesil belediyecilik düzeninde, hiç kimse İstanbul Büyükşehir Belediyesi kaynaklarını haksız kazanç uğruna kullanamayacak.
Herkes İstanbul'un gerçek sahibinin vatandaş olduğunu, İstanbullu aileler olduğunu anlayacak…
Vatandaşa saygı göstermeyi öğrenecek.
İstanbul’un israf düzeni değiştiğinde, adil, yeşil ve yaratıcı İstanbul hedeflerine hızlıca ulaşmamız mümkün olacak.
Değerli yol arkadaşlarım,
Mazbatamız haksız yere elimizden alınana kadar, 18 gün görev yaptık.
Sadece 18 günde bu israf düzenine dur demeye başladık.
Suyun yönünü vatandaşa doğru çevirdik.
Belediyenin kaynaklarını vatandaşa doğru akıtmaya başladık.
Seçim öncesinde vadettiğimiz su indiriminin belediye meclisinden geçmesini sağladık!
Bu sayede İstanbullu her aile yılda 540 lira tasarruf edecek.
Öğrencilerin aylık ulaşım ücretinin 85 tl’den 40 tl’ye inmesini sağladık!
Böylece iki çocuklu her ailemiz, yılda 1080 lira tasarruf edecek.
19 Mayıs’ta kitle ulaşım araçlarının tüm İstanbullulara ücretsiz hizmet etmesini sağladık!
Sadece 18 günde bunları başardık.
Siz bir de 5 yılda yapabileceklerimizi düşünün!
İstanbul'un ve yurdun dört bir yanında bu ülke adina çok önemli, çok değerli işler başaracağız.
Burada da halkın bağrından doğal olarak çıkmış, dalga dalga tüm Türkiye’ye yayılmış olan kampanyamızın sloganını söyleyeceğiz:
Her şey çok güzel olacak!
Ülkemizin demokrasi tarihine damgamızı vuracağız.
Vatandaştan başka kimseden talimat almadan, yalnızca vatandaşın taleplerine uygun hareket edeceğiz.
Vatandaşın karşısında yerimizi, haddimizi bileceğiz.
Particilik değil, belediyecilik yapacağız.
Evet, tüm bunları yapacağız...
Çünkü siyaset budur.
Halkçılık budur. Cumhuriyetçilik budur.
Cumhuriyet halk partililik budur.
Yürüdüğüm yolda asla yalnız yürümediğimi biliyorum.
82 milyonun duasi ile yürüyorum.
82 milyonun gönülleriyle yürüyorum.
Biliyorum ki̇ en karanlık saatler, şafaktan hemen öncedir.
İstanbul’un milyonlarca ailesi, bu şehri bana emanet etti.
Emaneti haksızca elimizden aldılar.
Ama şimdi buradan ilan ediyorum…
Herkes duysun, herkes dinlesin...
Biz 16 milyon İstanbullu, 23 Haziran’da o emaneti geri almaya geliyoruz!
Sevgili yol arkadaşlarım,
Sözlerime son verirken tüm inancimla bir kez daha söylemek istiyorum:
Önümüzdeki dönemde hep birlikte...
İstanbul ittifakı olarak...
Yapılan büyük haksızlığı kabul etmeyenler olarak...
Demokrasi ve hukuktan vazgeçmeyenler olarak…
Yine başaracağız!
Yine çok çalışacağız ve kazanacağız!
23 Haziran’da israf düzeni son bulacak!
23 Haziran'da, İstanbul'da hak yerİnİ bulacak...
Her şey çok güzel olacak.
Her şey çok güzel olacak...
Her şey çok güzel olacak.