Ekrem İmamoğlu'nun dilinden Kanal İstanbul düşmüyor! Fatih Sultan Mehmet dirilse...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, son günlerde dilinden düşürmediği Kanal İstanbul projesine ilişkin bir açıklama daha yaptı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, "Fatih Sultan Mehmet bugün dirilse hepimize hesap sorar" diyerek Kanal İstanbul'un yapılmamasını istedi.

Fatih Sultan Mehmet dirilse...
Projenin durdurulması için tüm hukuki haklarını kullanacağını dile getiren İmamoğlu, "Bakın İstanbul, sağından solundan çekiştirilecek bir coğrafya değil. Bu coğrafya binlerce yılın bize emaneti. Bugün, şu güzel şehri fetheden Fatih Sultan Mehmet bugün ayağa kalksa, dirilse sen ne yapıyorsun der. Bize, hepimize hesap sorar Fatih Sultan Mehmet. Neyin çevresi? Çevre dediğiniz korunursa güzel olur. Hala kararlılıkla yapacağız diyor. Konuşalım diyen yok, tartışalım yok. Bu çok yanlış bir politika." ifadelerini kullandı.

“OTURMAYAN BELEDİYE BAŞKANI’NIN ESERİ”

- “Gündemimiz Kanal İstanbul” dediniz, gündemimiz olmalı. Sonuna kadar gündemimiz olmalı; çünkü benim, en azından bilim insanları ile buluşma çabamız ve ortaya koyduğumuz bilgi paylaşımı ile bu Kanal İstanbul’un tehlikesini ve tehdidini anlatacak kelime bulamadığımı ve bazı cümlelerle ifade ettiğimi hepiniz biliyorsunuz. Bu konuda tereddütsüz aynı cümlelere devam ediyorum. Yani İstanbul için bir ihanet ötesidir, cinayettir. Bir araştırmadaki tarifi tekrar yineliyorum, “Ya kanal ya İstanbul” diyorum. Bu kadar yol ayrımı gibi duruyor. Bu proje tartışılmalı, hatta üzüntüm ‘Ben niye karşı çıkıyormuşum ve bunu anlamaya çalışmıyormuşum.’ Tam aksine ben tam 8 yıldır, 9 yıla yakındır, ilk ortaya atıldığı andan itibaren anlamaya çalışan birisiyim. Bugüne kadar anlamamaya çalışıp direkt kabul eden, boyun büken, boyun eğen insanlara sesleniyorum: Bu süreci anlamaya çalışın. Zaten onun için çalıştay yapıyoruz. Bizim sayemizde bu süreci gündeme taşımanın sayesinde şu anda toplum bunu irdeliyor. Hatta siyasi partiler de irdeliyor. Onun için değerli. Bu tam da “oturmayan” belediye başkanının eseri. Süreci dert edinen, Kanal İstanbul, başka yatırımlar, şehre bakış, şehrin konutlaşması, İstanbul’un deniz ulaşımı, hava ulaşımı her konuda duyarlılık gösteren araştıran yapımızın karşılığıdır. Onun için oturmamaya devam edeceğiz. Çalışmaya, süreçlere duyarlı olmaya devam edeceğiz. Sermaye tarafını ben hiç tartışmıyorum ki. Konu bile değil. “Dışarıdan sermaye bulduk”, “Milli bütçe ayırdık…” Sorumlu bir yönetici olarak, sorumluluk sahibi bir baba olarak, sorumluluk sahibi bir İstanbullu olarak diyorum ki; “Bu konunun böyle bir kısmını tartışmaya açmam bile”. Bu büyük bir yol ayrımı. O bakımdan para mı bulunacak, paramız mı var?  Başka konuları var bu ülkenin. Bu ülkenin işsizliği var. Parayla ilgili bir konuyu konuşacaksak önceliklerimiz var. Bu ülkenin işsizliği var. İstanbul’u mu konuşacağız? Bu şehrin deprem sorunu var. Bu şehrin başka konuları var. ”Efendim, çözeceğiz”, -cek’le -cak’la zaman geçiremeyeceğimiz sorunlar bunlar. Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. 20 yıl geçti zaten. 20 yıl geçtikten sonra hala, 50 bin binaya riskli yapı diyorsak, on binlerce insanın can güvenliği tehdit altında diyorsak… Konu bunlar, bunlara eğileceğiz. Konu işsizlik yani. Yüzde 15’i işsiz bu ülkenin. İstihdam yaratalım, iş kuralım. Yani bu bir iş değil, bu bir katliam. O bakımdan biz hala aynı yerdeyiz. O konu benim konum değil. Para konusu, bütçe, yap-işlet-devret, milli sermaye… Milli sermayenin harcanacağı milli konular var. Milli sorunlarımızın aşılacağı milli konular var. Yüzbinlerce çocuğun şu anda tehdit altında olduğu özel eğitim sorunundan tutun birçok konuyu tartışabiliriz.

“O HATTAKİ TÜM MÜLKİYETLERİ ARAŞTIRIYORUZ”

“Kanal İstanbul güzergahındaki bazı arazilerin Katar Emiri’nin annesi tarafından satın alındığı da ortaya çıktı. Katar sermayesi tartışması da var. Tank palet fabrikasından sonra bir kez daha gündeme geldi. Buna nasıl bakıyorsunuz?”

- Devasa sorunun bir detayı bu sadece. Ben ona odaklanmış değilim. Elbette o hattaki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Sadece o değil ki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Nasıl bir mülk hareketi oluşmuş? Samimi ve milli bir süreçten mi bahsediyoruz yoksa başka bilmediğimiz şeyler de var mı? Tüm hat. 135 milyon metrekare tarım alanından bahsediyoruz. ‘20 bin metrekaresi birininmiş!’ Onunla ilgilenmiyorum. Ben, 135 milyon metrekare ile ilgileniyorum. O bakımdan mülkiyet konusuyla da ilgileneceğiz ve oradaki o bütüncül yapının yaratacağı başka sorunları da esas niyeti de sorgulayacağız. Bakın ben, bu çalıştay meselesini önemsiyorum. Bütün bilim insanları orada konuşacak. Elini vicdanına koyup, başını yastığa koyduğunda, gündüz konuşup bunu savunup, akşam rahat uyumadığına inandığım birçok bürokrat ve kabine üyesi var. Geçmişten bugüne… Ben öyle inanıyorum. Bu benim inancım. Vicdanen kalbimin bana hissettirdiğini ifade ediyorum. Benim kalbim, çoğu zaman bana çok doğruları hissettirmiştir. 

“ORTADA KORUNMASI GEREKEN MUAZZAM BİR ÇEVRE VAR”

“Cumhurbaşkanı, dün, “Çevreci bir kanal yapalım” diye de seslendi. Bu kanal, ne kadar çevreci olabilir?”

- Ortada zaten muazzam bir çevre var korunması gereken. İstanbul, sağından solundan çekiştirilecek bir coğrafya değil. Bu coğrafya, binlerce yılın bize emaneti. Bugün, şu güzel şehri fethedip, bizim insanlarımıza, Türk insanına kazandıran Fatih Sultan Mehmet, bugün ayağa kalksa, dirilse, ‘Sen ne yapıyorsun’ der. Hepimize hesap sorar Fatih Sultan Mehmet. Bu kadar göz bebeği bir kent, tarihin bize emaneti… Onun için çevre… Neyin çevrecisi? Çevre dediğiniz, korunursa değerli, korunursa güzel. O bakımdan işin çevre boyutu, işin hep aldatmaca kısmı. Bakın çok sorunlar var. Evet, Kanal İstanbul bir tehdit. Uğraşacağız. Unutulmaması gereken garlar meselesi var. Sakın unuttuğumuzu düşünmesin. ‘Bu arada o da çıkar…’ Hayır! Gözümüz yargıda, gözümüz hukukta. Orada ne oluyor? Onu merak ediyoruz ve takip ediyoruz. Hukuktan, yanlışı düzeltecek, vicdanları sızlatmayacak, 16 milyon insanın ağırlığının altında ezilmeyecek bir karar bekliyoruz. Lütfen o kararı, en yakın zamanda inşallah açıklasınlar. Beklentimiz o yönde yani. 

“BU SİYASİ BİR YARIŞ DEĞİL”

“Kanal İstanbul’la ilgili referanduma gidilmesiyle ilgili bir görüş var. Siz bu referandum olayına nasıl bakıyorsunuz? Belediye imkanlarıyla böyle bir anket yapma şansını olur mu?” 

- Anketler yapılıyor. Biz de yapıyoruz. Gerekirse zaten referanduma gidilmeli. İlk söyleyen benim zaten. Tabii ki halka sorulmalı. Ama bu bir siyasi yarış değil. Bu işte kararı bilim insanları, bu işe hayatını. Ömrünü adamış insanlar vermeli. Ne bir belediye başkanı ne bir bakan ne de Sayın Cumhurbaşkanı. Bu işin kararını verecek olan, çok büyük bir heyet, tekrar söylüyorum; İstanbul halkı, Türkiye, Türk milleti. Hatta dünyanın bile bu süreci analiz etmesi lazım. Bugün hangi coğrafyada olursa olsun, bir zarar verildiğinde, Amazonlar yandığında içimiz cız etmiyor mu mesela. Niye? Hakkımız var. Amazonlar da bile hakkımız var. İstanbul da öyle önemli bir yapı, değer, coğrafya. O bakımdan tabii ki halka sorulmalı. Ama önce, bilim insanlarının bu sürece katkı sunması…Ne ben söyledim diye iptal edilmeli ama ne birisi söyledi diye kabul edilmeli. Tartışılmalı. Ve sayemizde ilk defa tartışılıyor. “Tartışılıyor” diyorum ama hala, “Kararlılıkla yapacağız…” Yani “Soracağız” diyen yok, “Konuşalım” diyen yok, “Tartışalım” diyen yok; “Yapacağız!” Bu çok yanlış bir tavır.