YSK, seçimleri muhakkak yenilemeli! Süleyman Özışık yazdı
Türkiye yazarı Süleyman Özışık, 21 gündür süren seçim tartışmalarına değindi ve YSK'nın seçimleri yenilemesi gerektiğini belirtti. Bunun nedenlerini sıralayan Özışık, dikkat çeken bir iddia ortaya attı. Özışık, "Şayet İstanbul'daki 32 bin sandığın tamamı sayılmış olsa, Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu'na minimum 20 bin fark atardı. Ama her ne hikmetse AK Parti'nin elemanlarından oluştuğu söylenen YSK böyle bir şeye izin vermedi." dedi.
Seçimler bitti ama tartışmaların ardı arkası kesilmedi. YSK'nın
seçimleri yenilemesinin gerekli olduğunu söyleyen Türkiye yazarı
Süleyman Özışık, İstanbul seçimlerinde şaibe bulaştırıldığını
söyleyendiğinde CHP'lilerin parladığını ifade etti. "AK
Parti'nin oy deposu sayılan yerlerde Binali Yıldırım'a sıfır oy
yazıldığına; Yıldırım'ın oylarının Ekrem İmamoğlu'na, Türkiye
Komünist Partisi’ne ya da Haydar Baş'a yazıldığına dair kapı gibi
belgeler var.
Hem de ıslak imzalı!Hem de bir, iki, üç, dört değil ha!
Çuvallara, bavullara sığmayan 350 ayrı belgeden bahsediyoruz."
ifadelerini kullanan Özışık, "Siz hiç, Ekrem İmamoğlu'na
Beşiktaş'ta, Kadıköy'de, Bakırköy'de, Beylikdüzü'nde ya da Şişli'de
sıfır oy çıktığını gördünüz mü?
Hatta bırakın bu ilçeleri...Bahçelievler, Bağcılar, Esenler,
Sultanbeyli ya da Çekmeköy'de Ekrem İmamoğlu'nun sıfır çektiği bir
sandık duydunuz mu?" diye sordu.
Seçimlerin yenilenmesi ya da tekrarlanması durumunda Ekrem İmamoğlu'nun daha büyük bir farkla kazanacağı iddiasının boş olduğunu belirten Süleyman Özışık, hilesiz yapılacak İstanbul seçimlerinde Binali Yıldırım'ın İstanbul'u rahatlıkla kazanacağını söyledi ve "Bu nedenle seçimlerin yenilenmesi için gereken neyse yapılmalıdır!" dedi.
YSK, seçimleri muhakkak yenilemeli!
İstanbul seçimlerine şaibe bulaştırıldığını
söylediğimizde CHP'liler fena parlıyor. Onlara göre sütte leke var,
seçim sandıklarında yok!
AK Parti'nin oy deposu sayılan yerlerde Binali Yıldırım'a sıfır oy
yazıldığına; Yıldırım'ın oylarının Ekrem İmamoğlu'na, Türkiye
Komünist Partisi’ne ya da Haydar Baş'a yazıldığına dair kapı gibi
belgeler var.
Hem de ıslak imzalı!
Hem de bir, iki, üç, dört değil ha!
Çuvallara, bavullara sığmayan 350 ayrı belgeden bahsediyoruz.
"Yahu peki bunlar ne?" diye soruyorsun, "Ama onların tamamı
düzeltildi" cevabı veriliyor. E, iyi de onların tespit edilip
düzeltildiğini söylüyorsan, seçime şaibe karıştığını zaten kabul
etmiş oluyorsun!
Ekrem İmamoğlu ilk günlerde, "İstanbul'daki oyların tamamı
sayıldığında, bizim oylarımız 20 bin bandına oturacak. Yani her
halükârda kazandık" diyordu. Ancak birkaç ilçede geçersiz ve hileli
yazılmış oylar sonucu fark 13 binlere düştü.
Zaten dikkat ederseniz gerek Ekrem İmamoğlu'nun gerekse CHP'lilerin
söylemleri bu aşamadan itibaren değişmeye başladı. "Oy farkı
kapanmaz boşuna uğraşmayın" diyenler, hileler birer ikişer ortaya
çıkmaya başlayınca ağız değiştirmeye, "İyi de YSK sizin emrinizde.
Neden sağlıklı bir şekilde denetlemediniz?" diye sormaya
başladı.
Aslında bu söylem de sandıklarda hile yapıldığının kabulü anlamına
geliyor gelmesine ama ben "YSK sizin emrinizde. Neden sağlıklı bir
şekilde denetlemediniz?" cümlesine daha çok takıldım.
YSK sahiden AK Parti'nin emrinde mi?
Ya da ima ettikleri şekliyle soracak olursam, YSK'daki herkes AK
Parti'yi koruyup kollayan elemanlardan mı kurulu? Bu sorunun
cevabını vermeden önce İl ve İlçe Seçim Kurullarının kimlerden
oluştuğuna bir göz atalım. YSK'nın sitesinden aldığım bilgiyi
sizlere aynen aktarayım:
İlçe seçim kurulu; bir başkan ile altı üyeden oluşur. İlçedeki en
kıdemli hâkim, kurulun başkanıdır.
Kurulun dört üyesi son milletvekili siyasi partilerden belirlenir.
Diğer iki üyelik için, İlçe Seçim Kurulu Başkanı'nın çağırması
üzerine, ilçe merkezinde bulunan okulların öğretmenleri toplanarak
kendi aralarında, gizli oyla, dört kişi seçerler.
Buraya kadar anlaşıldıysa, İl ya da İlçe Seçim Kurulu'na başkanlık
yapan hâkimler meselesine gelelim.
CHP bu hâkimlerin, AK Parti'nin emrindeki kişiler olduğundan dem
vuruyor. Ben ise bunun tam tersini söylüyorum.
Aslına bakarsanız bunu ben değil, CHP'li Dursun Çiçek aylar önce
dile getirmişti. KRT TV'den Çağlar Cilara'ya konuşan Çiçek'in ne
dediğini hatırlayalım:
"Hâkim ve savcılarla görüşüyoruz. Onlardan bazı yargılamaların bu
soruşturmaların niye sonuçlanmadığını soruyoruz. Onlar da 'Bizim
iktidarı yargılayacak gücümüz yok. İktidarı düşürmek muhalefete
düşer. Yani bu sizin göreviniz, siyasetçilerin görevi. Onları
iktidardan indirin bakın biz onları nasıl yargılıyoruz!"
Bu sözlerden sonra epey gürültü kopmuş, kamuoyu ve Türk medyası
Dursun Çiçek'e, "Bu hâkim ve savcıların kimler olduğunu açıkla"
diye baskı kurmuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat
Savcılığı'na ifade veren Dursun Çiçek bu hâkim ve savcıların ismini
vermeyerek bir nevi kıvırmıştı.
Buradan yola çıkacak olursak, sanırım, şunu söyleme hakkımız
var:
1- YSK öyle CHP'nin iddia ettiği gibi AK Parti'nin emrinde bir
kurum değilmiş. Hatta aksine, İl ve İlçe Seçim Kurulu
Başkanlarından bazıları AK Parti'yi yargılamak için can
atıyormuş.
2- Hadi kimsenin söylemediğini ben söyleyeyim. İl ve İlçe Seçim
Kurulu Başkanlıklarına AK Parti'yi iktidardan indirmek için ya da
AK Partilileri yargılamanın yolunu açabilmek için can atan kaç
hâkim atandı acaba?
"Yok canım, daha neler!" diyemezsiniz herhâlde değil mi?
Hadi açıktan söyleyemiyorsunuz da bari kendinize itiraf edin.
Binali Yıldırım'ın oylarının ilçe seçim kurullarındaki birleştirme
tutanaklarına yalan yanlış, eksik gedik girilmesinin başka bir
açıklaması yok!
AK Partililer nezaketen veya toplumu germemek adına, bu durumu
"Maddi hata", "Usulsüzlük" falan diyor ama değil. Bir "maddi hata"
ya da "Usulsüzlük" olabilmesi için aynı şeyin Ekrem İmamoğlu için
de geçerli olması gerekiyor.
Siz hiç, Ekrem İmamoğlu'na Beşiktaş'ta, Kadıköy'de, Bakırköy'de,
Beylikdüzü'nde ya da Şişli'de sıfır oy çıktığını gördünüz mü?
Hatta bırakın bu ilçeleri...
Bahçelievler, Bağcılar, Esenler, Sultanbeyli ya da Çekmeköy'de
Ekrem İmamoğlu'nun sıfır çektiği bir sandık duydunuz mu?
Duymadınız değil mi?
O zaman bu işin adını doğru koyalım. Yapılan düpedüz hırsızlıktır,
hatta hırsızlığın daniskasıdır.
Net!
Şunu da iddia ile söylüyorum. Şayet İstanbul'daki 32 bin sandığın
tamamı sayılmış olsa, Binali Yıldırım, Ekrem İmamoğlu'na minimum 20
bin fark atardı. Ama her ne hikmetse AK Parti'nin elemanlarından
oluştuğu söylenen YSK böyle bir şeye izin vermedi.
AK Partililer yok musakkadır, yok antrikottur meselesine takılarak
hem boşa zaman kaybediyor hem de Ekrem İmamoğlu'nun şovuna aracılık
etmiş oluyor. Bu tür magazinsel meseleleri dile getirmektense,
İstanbul'daki seçimlerin şaibeli olduğu ve yenilenmesi gerektiği
meselesine daha fazla ağırlık vermeli...
Dile getirilecek "şaibe" iddiası bir kamu vicdanı görevi görür.
YSK'dakilerin de gözü kör, kulakları sağır değil herhâlde. Bu
söylemler karşısında kamu vicdanını rahatlatmak için seçimlerin
tekrarlanmasına karar verirler en azından...
CHP kanadından gelen, “Sandıkta kazandığımızı masada vermeyiz”
söylemleri ya da “Seçimler yenilenir de Ekrem İmamoğlu yenilirse
Türkiye’yi ayağa kaldırırız” söylemleri boşuna değil.
Korkuyorlar...
Şaibenin ortaya çıkması ve şaibesiz bir seçimi kaybedecek
olmalarından korkuyorlar.
Seçimlerin yenilenmesi ya da tekrarlanması durumunda Ekrem
İmamoğlu'nun daha büyük bir farkla kazanacağı iddiası da bomboş bir
iddiadır.
Temeli yoktur.
Hilesiz, hurdasız yapılacak İstanbul seçimlerinde Binali Yıldırım
İstanbul’u rahatlıkla kazanır!
Bu nedenle seçimlerin yenilenmesi için gereken neyse
yapılmalıdır!