Ekrem İmamoğlu'ndan rakiplerine çağrı: Üniversitede, halkın önünde, TV'de… Nerede isterlerse orada!
''Geçin o işleri!''
- Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı ayrışmaya dikkat çeken İmamoğlu, dün gerçekleştirdiği Hüsamettin Cindoruk ziyaretinden çarpıcı örnekler verdi. İmamoğlu, ''Duayen bir ismi, Hüsamettin Cindoruk'u ziyaret ettim. 1984 yılında İBB Başkanlığı'na adaylığı da olmuş. Adaylığıyla ilgili dokümanları bana hediye etti. Fotoğraflardan birisinde, birbirlerine çok zıt siyasi anlayıştaki, kimi sağcı kimi solcu tüm aday adayları bir evde, eşleriyle beraber oturmuşlar, biri çay, biri kek ikram ediyor. 'Nasıl bir İstanbul seçimi olacak' diye tartışıyorlar. Yine adaylar sohbetlerinde, 'İstanbul'u kim kazanacak' diye konuşuyorlar. Günün sonunda, 'Kazanan, kaybedenlere yemek ısmarlayacak' diye el sıkışıp, ayrılıyorlar. Sayın Dalan seçimi kazanıyor. Kazandıktan sonra da kaybeden tüm adayları davet ediyor ve ailece Pera Palas'ta yemek yiyorlar. Sene 1984. Şimdi, 2019. O dönemden bugüne, bizim 30-40 kat demokraside büyümemiz gerekiyordu. Biz neredeyiz? Biz herhalde 70-80 sene, 90 sene, 100 sene geriye gitmiş durumdayız. Demokraside uzlaşmanın ve hoş görünün, olmazsa olmaz bu tarz duyguların tamamen uzağında, kin, nefret, bağırma, çağırma, yok sayma, ötekileştirme… Kısaca, seçimde kazanmak için her yol mubah. 'Kazanalım, pazartesi bakarız!' Milletin kalbini kıra kıra, milleti yok saya saya, parçalaya parçalaya kazanılacak seçimi bu kardeşiniz istemiyor. Ben, böyle bir seçim kazanmak istemem. Ben, şöyle kazanmak isterim: Seçimi kazandıktan 1 gün sonra, oy vermeyenler insanlar, sabahleyin evlerinden çıkarken, Ekrem İmamoğlu seçilmiş, İstanbullu mutlu, oy vermeyen insanlar da şunu derse çok güzel: 'Ya oy vermedim ama güzel bir insan seçildi yahu. Hayırlı uğurlu olsun' dedirtirsem işte ben o zaman mutlu bir seçilmiş belediye başkanı olacağım. Yoksa, seçildikten sonra bu lafları et. Kürsüye çık. 'Herkes benimdir. Ben herkese hizmet edeceğim.' Geçin o işi. Olmaz o. Kalpleri kıramazsınız kardeşim.