Ekrem İmamoğlu: Hayatımdaki 4 kadına borcumdur...
“Kadına Yönelik Şiddeti Sona Erdirmek İçin Birleşin - 16 Günlük Aktivizm Kampanyası" kapsamında İstanbul’un sembol yapıları, farkındalık oluşturmak amacıyla turuncu renkle aydınlatıldı. İmamoğlu, “Ayrımcılığa, şiddete karşı yüreği eşitlikten, kardeşlikten yana atan herkesin yanında olacağız. Bu, benim İstanbul'a ve hayatımdaki 4 kadına, anneme, kız kardeşime, eşime ve kızıma borcumdur'' dedi.
FARKINDALIK FİNALİ KIZ KULESİ’NDE YAPILDI
Kampanyanın finali, dün akşam, Kız Kulesi’nin turuncuya renkle aydınlatılmasıyla yapıldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kampanyanın kapanış törenine eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte katıldı. Kapanış töreninde ilk konuşmaları Konuşmamız Gerek Derneği kurucusu İlayda Eskitaşçıoğlu ve UN Women Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Alia El-Yassir yaptı. Son konuşmayı gerçekleştiren İmamoğlu, dünyanın en güzel mekanlarından biri olan Kız Kulesi’nde, dünyanın en acı sorunlarından birini konuşmak için toplandıklarını belirterek, insanın insana zulmünden doğan acıların içimizi yaktığını vurguladı.
BM’nin “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak 25 Kasım'ı belirlemesine neden olan acı olayın, 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'nde yaşandığını hatırlatan İmamoğlu, “Yani ciddi ekonomik ve demokratik sorunları olan bir coğrafyada... Ekonomik sorunların, işsizlik ve yoksulluğun şiddeti besleyen bir zemin yarattığına kuşku yok. Demokratik mekanizmaların yetersizliğinin ve demokrasi kültürünün zayıflığının toplumları şiddete eğilimli hale getirdiğini biliyoruz. Aynı şekilde, adalete olan inancın yitirilmesi de şiddet eğilimini besleyen bir unsur” dedi.
“GLOBAL BİR SORUNLA KARŞI KARŞIYAYIZ”
Kadına yönelik şiddetin yalnızca dünyanın ekonomik açıdan geri kalmış, demokratik standartları düşük bölgelerinde yaşanmadığını vurgulayan İmamoğlu, “Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerde bile, her 3 kadından 1'i fiziksel ya da cinsel şiddete uğradığını söylüyor. Bütün bunlar bize çok büyük ve çok boyutlu, global bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Bu nedenle, sorunun çözümünde de global bir yaklaşıma, uluslararası bir iş birliğine ve dil birliğine ihtiyaç var” diye konuştu. İstanbul Sözleşmesi’nin bu ihtiyacın anlamlı bir ifadesi olduğunu kaydeden İmamoğlu, “İstanbul Sözleşmesi, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddete duyarsız kalmayan, bu yolda mücadele eden herkes için, tüm kurum ve kuruluşlar için bir referans metindir. Elbette tartışılmaz, sorgulanmaz bir metin değildir. Ancak eşitlikçi talepler için bir başlangıç noktasıdır ve önemlidir. Ayrımcılığa ve şiddete karşı uluslararası ölçekte bir eşitlik arayışının ifadesi olan bu sözleşmeyi, aile değerlerimize ve kültürümüze bir saldırı gibi görmek açıkçası kendimize büyük haksızlık olur” dedi.
“YÜZDE 40 CİNSİYET KOTASI UYGULAMA KARARLILIĞINDAYIZ”
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması hedefinin ailenin gücünü ve sürekliliğini artırıp, aile içi bütünlüğü pekiştireceğini belirten İmamoğlu, “Biz, bu şehirde tam bir toplumsal cinsiyet eşitliğini hedefliyorsak, bunu herhangi bir sözleşme maddesi gereği yapmıyoruz. İnsan olduğumuz için, insanları eşit ölçüde değerli ve saygın kabul ettiğimiz için yapıyoruz” şeklinde konuştu. “Biz, bu şehrin kadınlarını eşit birer yurttaş olarak gören, kadınlara söz veren, fırsat tanıyan ve hakkını teslim eden bir anlayışla çalışıyoruz” diyen İmamoğlu, İBB olarak, kadın yöneticilerin ve çalışanların sayısını arttırmayı hedeflediklerini vurguladı. Yönetici kadrolarda yüzde 40 cinsiyet kotası uygulama kararlılığında olduklarının altını çizen İmamoğlu, yeni yılla birlikte İBB'nin ‘Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Eylem Planı’ olacağını ifade etti.