Ekrem İmamoğlu'ndan Yıldırım'a 'küçük arıza' yanıtı: Demokrasi arızası çıkardılar tedavi edeceğim!
Ekrem İmamoğlu, kendisini desteklediğini sosyal medyadan duyurduktan sonra bıçaklanan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ''manevi kızı'' Göknur Damat'ı, Tekirdağ'daki kuaför dükkanında ziyaret etti. İmamoğlu'nun geleceğini öğrenen Tekirdağlılar, Damat'ın dükkanının önünü doldurdu. İmamoğlu, Binali Yıldırım'ın ''küçük arıza'' benzetmesine yanıt verdi.
Ekrem İmamoğlu, kendisini desteklediğini sosyal medyadan duyurduktan sonra bıçaklanan ve kamuoyunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ''manevi kızı'' olarak tanınan Göknur Damat'ı, Tekirdağ'daki kuaför dükkanında ziyaret etti. Burada İmamoğlu'na, rakibi Binali Yıldırım'ın, ''İBB'de küçük bir arıza çıktı, inşallah bu arızayı gidereceğiz'' sözleri soruldu. İmamoğlu, ''Türkiye'de, küçük değil, bu süreçte çok büyük bir arıza çıktı. Demokrasi arızasını çıkardılar. Bu demokrasi arızasını, Allah'ın izniyle, 23 Haziran'da halkımızla beraber tedavi edeceğiz. Geri dönüp baktığımızda, kendisine hatırlatırım, ilk gece çıkıp, 'Ben kazandım' deyip, ilk arızayı çıkaran kendisiydi. Onu da tedavi ettim. Bu sözünü de tedavi edeceğim. 23 Haziran'da inşallah demokrasiyi milletimizle beraber İstanbul'da tedavi edeceğiz'' yanıtını verdi.
İmamoğlu, Yıldırım'ın, ''Çaldılar'' sözünü de eleştirerek, ''Bu ülkeye bakanlık yaptınız, başbakanlık yaptınız, meclis başkanlığı yaptınız. Ey eski meclis başkanı; 'çaldılar' kelimesini nasıl kullanırsınız ya? Kim? Ben diyorum ki, ''Anamın ak sütü kadar helal'', sen diyorsun ki, ''Çaldılar''. Hadi bakalım. Ben, size laf yetiştirmeyeceğim. Ben, sizin seviyenize inmeyeceğim. Sadece oturun aynaya bakın, çocuklarınıza, torunlarınıza bakın, kendinize çeki düzen verin. İnsan olduğunuzu hatırlayın. Çocukları kullanıyorlar bu kötü laflarla. 3 çocuk babasıyım. Her şeyden önce babayım. Ben, insanım. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Nedir ya? Oy meselesi. Kazanırsak her şey çok iyi, kaybedersek her şey çok kötü'' şeklinde konuştu.
''YAPANLAR ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA DOLAŞMASIN''
''Göknur'u Allah korumuş'' diyen İmamoğlu, ''Sağlığından dolayı çok mutluyum. Annesine, babasına ve kendisine geçmiş olsun diyorum. İnsanın böyle güzel bir dünya kurabilmesi kadar güzel bir şey yok. Herkes kendi alanında güzel dünyalar kurabilmeli ki bu ülke güzel olsun. Toplumun bu süreçlerden kurtulması lazım. Saldırıya uğrayan gazetecimiz Sayın Demirağ'ı arayıp, defalarca görüştüm. Ölümle burun buruna geliyor. Bir linç kültürü daha. Daha kötüsü, bu tür eylemleri yapan insanlar, serbest kalıyor. Olacak şey değil. Daha yakın bir zamanda, bana göre Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en acı olaylarından biridir 21 Nisan'da yaşanan, Sayın Genel Başkanımız'ın başına gelen. O da yaratılan linç ortamının önemli bir sorunudur. Onun da sorumluları dışarıda. Göknur'a bu hareketi yapan kişinin mutlak bulunması konusunda, emniyet birimlerimizin hızlıca ciddi bir araştırma yapması şarttır. Çok geçmiş olsun diyorum ve inşallah Göknur'la güzel günlerde buluşuruz. Çayını, kahvesini içeriz'' dedi.
DAMAT: SİYASETÇİ DEĞİLİM, MAKYÖZÜM!''
Gazeteciler, Göknur Damat'a da olayın oluş şekli soruldu. Damat, bu soruyu şöyle yanıtladı: ''Öncelikle şöyle söylemek istiyorum. Siyasete kesinlikle alet olmak istemiyorum. Ben, siyasetçi değilim. Ben, makyözüm. Kendi içimde büyük olan bir dünyam var. Kanser hastalığına yakalandım. Kanser hastalarının tüm Türkiye'de elçisi oldum. Cumhurbaşkanı'na gittim. Ondan da onur duydum. Her defasında da dile getirdim ama ben, parti tutmam. Ben, kişi tutarım. Kişinin fikri, benim fikrime yakınsa, evet o kişiyi desteklerim. Kanser hastaları, son 3-4 yıldır daha fazla konuşulur hale geldi. Ben, bir elçi oldum. Ben, barış istiyorum. Gerçekten 3 gündür sosyal medyada linç ediliyorum. Ne ilacımı içebildim ne yemek yiyebildim. Olaylara çok fazla canım sıkıldı. 'Ne yaptım ki ben' dediğim noktada, evimden dışarı çıkmaya karar verdim. Evimin bir üst sokağına gittiğimde, yanıma bir adam geldi. Bana bir şey yapabileceğini hiç düşünemedim. 'Sen misin o yürekli' dedi ve sol üst baldırıma sapladı. Damarıma çok az kalmış. Ne olduğunu anlayamadım. Karnımdan bıçaklandığımı sandım. 'Kanserden ölmüyorum ama böyle ölüyorum' diye düşündüm. Çok şükür''.